Bilim dünyası, Britanya’daki Ulusal Sağlık Servisi hematologlarının yeni keşfi ile çalkalanıyor. 20 yıllık bir çalışmanın meyveleri günümüzde alındı. Ulusal Sağlık Servisi hematologları yeni bir kan grubu keşfettiklerini açıkladı. Britanya’daki bilim insanlarının yeni keşfi tıp çalışanlarının kalıtsal hastalıklara sahip hastaları tedavi süreci için kritik önem taşıyor. İngilteri’nin köklü medya kuruluşu Blood dergisi tarafından yayımlanan araştırmaya göre mal kan grubu çalışmaları 1972 yılında başladı. Hamile bir kadından alınan kan örneği üzerinden araştırmalara başlayan bilim insanları kan hücrelerinde yüzey molekülünün olmadığını tespit etti. Ulusal Sağlık Servisi’nin 20 yıllık çalışması sonucu moleküler yapısı tanımlı kan gruplarına göre farklı olan ‘’Mal kan grubu’’ keşfedildi.
Mal kan grubu araştırmaları
İngiltere’deki Ulusal Sağlık Servisi’nin 1972 yılında başlattığı kan grubu araştırmalarında hamile bir kadın döner olarak kullanıldı. Hamile kadının kanındaki moleküler yapının farklı olması nedeniyle araştırma çalışması başlatıldı. Bu kapsamda AnWj antijeninin yüzde 99.9 oranında çoğunluğu oluşturduğu tespit edildi. Ulusal Sağlık Servisi’nin 20 yıllık çalışması sonucu AnWJ antijeninin hem miyelin hem de lenfosit proteinleri açısından zengin bir yapıya sahip olduğu keşfedildi. Yeni keşfedilen kan grubuna ise mal kan grubu adının verildiği duyuruldu. Nadir olarak görülen bir kan grubu olarak değerlendiriliyor. Hastaların kanlarının mutasyona uğrama ihtimali bulunuyor. AnWj antijeni incelemesine göre negatif ve pozitif kan tipi grupları tespit edildi.
Mal kan grubunun önemi
Ulusal Sağlık Servisi hematologlarının yeni kan grubu keşfi tıp dünyası açısından kritik önem taşıyor. Mal proteini değerlendirme çalışmalarına göre hücre zarlarının stabil kaldığı tespit edildi. Ayrıca, hücre zarlarının hücreler arasında protein taşıyıcısı olarak görev aldığı da belirlendi. Bilim insanları tarafından AnWj antijeninin vücut içerisinde zamanla ortaya çıktığı belirlendi. Mal kan grubunun tıp literatürüne girmesi ile birlikte nadir hastalıklara sahip hastaların tedavileri daha hızlı ve etkili bir şekilde gerçekleştirilebilecek. Özellikle kalıtımsal hastalıkların tedavisinde yeni keşfin önemli derece etki etmesi bekleniyor.